17 Ekim 2012 Çarşamba

Sanayi İnkılabı Sürecinde Çocuk İşçiler

Sanayi İnkılabı: Çocuk İstihdamı / Çocuk İstismarı

Tarihteki birçok trajediye karşı, olması gerektiğinden çok daha tepkisiz kalıyor ve olayları olabildiğince "sıradan" algılıyoruz. Vicdanımızı rahatlatmak, kendimizi temize çıkarmak adına birkaç kelam ettiğimiz olayların derin bir perde arkası mevcut. Örneğin;tüm dünya süreçlerinin abc'sini değiştiren Sanayi İnkılabı var olma sebebini çocuk işçilere borçlu. Her ne kadar ilk duyduğunuzda inanmak istemeseniz de konuyla alakalı birkaç makale karıştırmanız belki de biraz sonra benim kaleme alacaklarımdan daha inandırıcı ve ikna edici olabilir. Yaşları ortalama 6-7 arasında değişen bu çocukların bazıları; ellerini dokuma makinelerine kaptırmış bazıları ise; erken yaşta akciğer hastalıklarıyla tanışmak zorunda kalmış. Sanayi İnkılabı'nın yarattığı rekabet baskısıyla farklı bir boyut kazanan çocuk işçiliği, bugün az gelişmiş ülkelerin yanı sıra, endüstrileşme sürecini tamamlamış Batı ülkelerinin de sorunu olmaya devam ediyor. Ama, gelin biz öncelikle bu işin en can alıcı sürecine ışık tutalım:


Çocuklar sanayileşme döneminden önce de çeşitli işlerde istihdam ediliyordu ancak bu çalışmalar çoğunlukla aile içinde ve endüstri öncesinin temposuna göreydi. Zaman içinde dayanma güçlerinin ötesinde kullanılan çocuklar, istihdam edilmenin peşi sıra istismar edilmeye başlandı. Özellikle Sanayi İnkılabı'nın kalbi olan İngiltere'de feci bir tablo söz konusuydu. Çocuktan ziyade "bebek" diyebileceğimiz 5 yaşındaki işçiler günde 16 saate varan zaman diliminde tekstil fabrikalarında çalıştırılıyor, emeğinin karşılığını ise karın tokluğuna tamah ederek alıyordu.

18. yüzyılda, İngiltere'de buhar gücüyle çalışan makinelerin endüstri sürecini başlatması sonunda; Avrupa'da ortaya çıkan sermaye birikiminin mihenk taşı çocuk işçilerdi. Özellikle dokumacılık sektöründe bobinlere ipleri sarmak için ihtiyaç duyulan küçücük eller, rekabet hırsından gözü dönmüş işverenlerin kısa sürede gözdesi haline geldi. Daha fazla kazanma arzusu, ucuz olan çocuk iş gücünün son raddesine kadar sömürülmesine ve emek piyasasında bu durumun adeta bir müsabakaya dönüşmesine yol açtı. Rekabetin her geçen gün bir adım daha ön plana çıktığı bu süreçte, çocuklar eğitimlerinden ve eğitim yoluyla kazanacakları vasıflardan yoksun kaldığı gibi, istihdam edilmenin yanında daha çok istismar edildiler.

Oxford Üniversitesi akademisyeni Prof. Jane HUMPRIES' in yaptığı araştırmaya göre: 1800'lerde 350 bini 7-10 yaşlarda olmak üzere, en az 1 milyon çocuk fabrikalarda istihdam edildi. Ve yine bu dönemde toplam iş gücünün yaklaşık %15'i çocuklardan oluşuyordu. Rakamların yarattığı  bu dramatik tabloya bir de bu çocukların boğaz tokluğuna çalıştırıldığını eklersek, sanırım durumun vehametini daha iyi anlamış oluruz.


Yalnızca İngiltere ya da Avrupa'da değil; Hindistan gibi birçok Asya ülkesinde de işverenler tarafından çocuklar tercih ediliyor, Uzak Doğu ülkeleri yine bu sayede 1980'li yıllarda sanayi alanında büyük bir ivme kazanıyordu.


Türkiye'de ise DİE'nin 1994 yılı rakamlarına göre 6-14 yaşları arasındaki 12 milyon çocuğun %32'si çalışmaktaydı.


Sonuç olarak; yetişkinlerin bile sağlık şartlarını zorlayan sanayi sektörünün çocukları istihdam etmesi, "cinayet" dışında başka bir konsept ile açıklanamaz. Psikolojik ve bedensel gelişimlerinin yanı sıra eğitim haklarından da mahrum bırakılan bu çocuklar asla yüksek gelir getiren bir işte faaliyet gösteremeyeceği gerçeğine maruz bırakılıyor. Bizler her ne kadar onların emeğine değer vermesek de Sanayi İnkılabı'nın tüm yükünü onların sırtlandığı gerçeğini değiştiremez ya da bu durumu "sıradan" olarak algılama lüksüne sahip olamayız. 

1 yorum: